1 Aralık 2010 Çarşamba

Bir kent neden markalaşsın ki?


Hayatlarını sürdürebilmek için insanlar, aileler, şirketler gibi kentler de para kazanmalıdır. Kentlerin yaşanır olabilmesi, sürekli artan ve çeşitlenen kent ihtiyaçlarının giderilebilmesi için hem kent sakinlerinin refahının artması gerekir, hem de kentten toplanan ortak gider paylarının artması gerekir.

Bir kent, beyin ve emek göçünü tersine çevirmek, kentin vasıflı nüfusunu artırmak, kent ekonomisini geliştirmek, hemşerilerinin refahını artırmak istiyorsa öncelikle cazibesini artırmalıdır.

Coğrafi olarak avantaja sahip her şehir kendi kaynaklarıyla büyümeyi başarabilir. Düzenli olarak nüfusu, kişi başı geliri artabilir. Kentsel dönüşümünü sağlayabilir. Pırıl pırıl sokakları, harika yapıları, tıkır tıkır çalışan kamu kuruluşları, şehrine aşık hemşerileri olabilir. (Bkz: Konya, Kayseri) Milyonluk şehir olabilir, ama bu onu markalaştırmaya yetmez. Ne kadar büyük ve gelişmiş olursa olsun; dışardan yatırımcı, alıcı ve turist çekemiyorsa o kent için markalaşmış diyemeyiz.

Kente refah getirecek yeterli kaynağı kent içinden çıkarabilmek her zaman mümkün değildir. Bu yüzden kentler, şehir dışındaki kaynakları şehirlerine çekmeye odaklanmışlardır. 
·         Yerli ve yabancı turistler
·         Şehre okumaya gelen üniversiteli öğrenciler
·         Şehre çalışmaya gelen vasıflı işçiler ve beyaz yakalılar
·         Şehre alışveriş için gelen tüccarlar
·         Şehre yatırım yapan iş adamları

Bu kitleleri kentinize çekebilmek için bir yandan kentinizi güzelleştirmelisiniz, diğer yandan da kentinizle ilgili imajı (farkındalık ve bilinirlik) ilgi çekici hale getirmelisiniz. (Çünkü diğer şehirler böyle yapıyor.)

2-3 bin öğrenci kapasiteli vakıf üniversitelerinin bile şehre çektiği genç nüfusun  şehrinize ne kadar canlılık kattığını, şehrinizin bilinirliğine ne kadar olumlu katkıları olduğunu görmüşsünüzdür.

Tabii öncelikle şu soruya da içtenlikle cevap vermelisiniz; Kentinizde yabancıları ağırlamak istiyor musunuz? Yabancıları kabullenebilecek misiniz? Başka kültürlerden yetişmiş insanlarla komşu olabilecek misiniz?

Bugün Anadolu’da birçok kent kendi yağıyla kavrulmayı tercih ediyor. Şehrine yabancılar (turistler, öğrenciler, işçiler, iş adamları) gelsin istemiyorlar. Muhafazakâr yapılarının bozulacağını düşünüyorlar.

İçine kapanık şehirler zamanla boşalır, küçülür ve tarihten silinir. Güçlü ve zengin bir şehir olmak istiyorsanız dışa açılmak zorundasınız. Kendi yağıyla kavrulan, içe kapanık şehirler Marka Kent olma iddiası taşıyamazlar. Bir kent dışardan yatırımcı, alıcı ve turist çekmek için markalaşır.

Dışarıdan gelen bu insan kaynağına da kendi yaşam tarzınızı dayatmamalısınız. Şehre gelenlerin kültürüne göre de yapılanmanız ve hizmet üretmeniz gerekir. Pek ala kendi şehrinizin değerlerini koruyarak bunu yapabilirsiniz.

Siz kentinizi dışa açmasanız bile komşu şehirleriniz bunu yapacak. Sizin şehrinizin nüfuzunu sünger gibi emecek. Siz cüce, onlar ise marka şehir olacak.

Kentinizde yaşayanlara daha yüksek yaşam kalitesi sunmak için dünyadaki tüm kentler ile rekabet içinde olduğunuzu bilmek, “Marka Kent” olma bilincinin ilk aşamasıdır.

Yani “Marka Kent” olmak bir trende takılmak için değil bir hedefe ulaşmak için olmalıdır. Bir kent ülkesindeki ve dünyadaki yatırımları, alıcıları ve turistleri kendisine çekmek için markalaşma faaliyetleri yürütür. Kent sakinlerini eğlendirmek, kent liderlerinin ve hemşerilerinin egolarını okşamak için değil.

İnternet Sitem: www.muratsaylan.com

1 Ekim 2010 Cuma

Assos’u daha fazla insan görmeli


Assos’a bayılırım. Şimdiye kadar sekiz defa gittim. (Bu yaz iki defa uğrama fırsatım oldu.) Assos’ta bulunmak bana harika duygular yaşatıyor. Mitolojik, tarihi ve panaromik değerleriyle eşsiz bir mekan Assos. Benim gözümde bir fenomen. Bence dünyadaki herkes Assos’u hayatında bir kez ziyaret etmelidir.

 Assos’a gidenler antik kenti, tapınağını, anfi tiyatrosunu, surlarını, limanını ve Behramkale köyünü görünce çok etkilenirler. Maalesef buna rağmen Assos’a az turist gelir ve gelen turistler de uzun süre Assos’ta kalmazlar.

Çünkü Assos uzun süre kalınacak bir yer değildir. Evet, Assos turizm potansiyeli açısından küçük bir yerdir. Behramkale ve Assos liman kentinde konaklanacak yer (otel, pansiyon vs) azdır. Zaten Assos’un konuşulacak derecede turist çekmeye başlaması da 15-20 yıl öncesine dayanmaktadır.

Assos’un yılda çektiği turist sayısı 400-450 bin civarındadır. Bunun %30-40’ı konaklayan turisttir. Geriye kalanı günübirlik turisttir. Assos’ta görülecek yerler bir günde gezilebildiği için genelde günübirlik turist gelmektedir. Assos’a gelen turistlerin büyük çoğunluğu (%95) yerlidir.

Assos’ta denize girilebilecek alan da sınırlıdır. Ayrıca denize girilebilen verimli süre de 2 ayla (Temmuz-Ağustos) sınırlıdır. Haziran ve Eylül aylarında denize girmek sıcak denizi sevenler için zordur. Assos’un 2 km güneyinde bulunan Kadırga Koyu deniz turizmi ve konaklama açısından daha vaatkardır.

Assos’un etrafında görülecek-kalınacak irili ufaklı yerler bulunmasına rağmen Assos’a gelenlerin çok azı buraları ziyaret etmektedir.

Bu handikaplarından dolayı Assos’un yöre halkı ve işletmecileri turizmden hak ettikleri ölçüde kazanamamaktadır. Assos’ta konaklamak özellikle yabancı turistler için ekonomiktir.

Tüm handikaplarına rağmen Assos daha fazla turist çekebilir mi? Çekmeli mi?

Ne yalan söyleyeyim, Assos’a gittiğimde bunlara da kafa yoruyorum. Meslek hastalığı olsa gerek J


Öncelikle Assos’u görmeyenler için bir lokasyon açıklaması yapmalıyım sanırım:

Assos Edremit körfezinde bulunana antik bir yerleşim alanıdır. Çanakkale'nin 87 km güneyindeki Ayvacık ilçesine bağlı küçük bir köy olan Behramkale’nin sınırları içerisindedir. 3-4 km ilerisinde Midilli (Lesbos) adası bulunmaktadır.

Antik kent sahile dik bir yamacın üzerindedir. Kentin limanı ise bu dik yamacın aşağısındadır. Antik kentin yıkık tapınağı (Athena) ve anfi tiyatrosu gezilesi görülesi bir yerdir. Tapınağın bulunduğu yerden harika bir deniz manzarası vardır. Buradan günbatımını izlemek ayrı bir zevktir. Aşağıda bulunan limanı ise taş otelleri ve restoranları ile çok karizmatik güzelliktedir.

Assos’un uygarlık geçmişi MÖ 700 yıllarına kadar dayanır. Antik Yunanlılar tarafından liman kenti olarak kurulmuştur. Şehrin inşasında bölgede hala bolca bulunan andezit taşları kullanılmıştır. Kentin en önemli kişisi burada 3 yıl yaşayan Aristo’dur. Önemli felsefe kitaplarını Aristo burada hazırlamıştır. Assos krallarının hikayeleri de Hollywood’da filme çekilecek kadar ilginçtir. Zaman içinde kentin egemenliği Yunanlılar, Romalılar, Persler, Bizanslılar ve Osmanlılar’a geçmiştir.

Bu antik kent Osmanlıların eline geçtikten sonra kullanılmamış, Türkler kentin karaya bakan tarafına yerleşim yeri (Behramkale’yi) yapmışlardır.
Anlayacağınız bir tepenin denize bakan tarafında antik kent Assos, diğer tarafında yeni köy Behramkale vardır. Ve bu iki yerleşim alanı birbirine geçmiş durumdadır. Behramkale taş evleri, pansiyonları, kahvehaneleri, restoranları, hediyelik eşyaları ve köy halkı ile çok şirin bir yerdir.

İşte aşağı-yukarı Assos böyle özetlenebilir. Yalnız gidenlerin aldığı haz, bırakın özetlenmeyi, kelimelerle bile tarif edilemez.

Böyle bir güzelliğin daha fazla insan tarafından görülmesi için ne yapılabilir? Assos’a daha fazla turist çekebilir miyiz? Assos’daki turizm işletmelerine daha fazla kazandırabilir miyiz?

Assos’a daha fazla ve zengin turist çekmek için Assos’un güzelliklerini öne çıkaracak ve turistlere daha fazla hikaye sunacak inovasyonlara ihtiyaç var bence.  

İşte önerilerim:

Cam Asansör
Antik kent ile limanı arasında yükseklik farkı 230 metre civarındadır. Antik kente gelen turistler, limanı görmek için araca binmek ve virajlı yolla aşağıya inmek sorundadır. Bu iniş sırasında yaşadığınız korku manzaradan zevk almanızı engellemektedir.

Zirvede bulunan Athena Tapınağı’nın sol yamacından limana inen raylı bir asansör yapılmalıdır. Bu eğimli asansörün rayları andezit taşları kullanılarak kamufle dilmelidir. Bu cam asansör tarihi eserleri gölgelememeli ve onlara zarar vermemelidir. Asansörun dış yüzeyleri camdan olmalıdır ki, kullananlar manzarayı görebilsin. Cam asansör yavaş yavaş inmeli ve çıkmalıdır. Turistler yamaçtan görülen manzarayı tadına vararak izleyebilmelidirler.

Taş Merdiven
Athena Tapınağı’nın sol yamacından limana inen “Z” akışlı taş merdiven yapılmalıdır. Taş olarak andezit seçilmelidir. Merdivenin çeşitli noktalarında izleme-dinlenme alanları bulunmalıdır. Bu merdiven tarihi eserleri gölgelememeli ve onlara zarar vermemelidir.

Felsefe Ayı
Doç. Dr. Örsan K. Öymen’in başlattığı felsefe etkinlikleri daha da geliştirilmelidir. Bu etkinlik 2-3 gün değil bir ay sürmelidir. Assos ve felsefe birbirine yapışmalıdır. Assos deyince insanların aklına felsefe ve Aristo hemen gelmelidir. Mayıs ayı Felsefe Ayı olarak ilan edilmelidir. Dünyanın önemli filozofları ve düşünürleri davet edilmelidir.

Gün Batımı Etkinlikleri
Athena Tapınağı’ndan güneşin batımını izlemek eşsiz güzelliktedir. Bu manzaraya tanıklık etmek isteyecek insanlara özel etkinlik düzenlenmelidir.

Anfi Tiyatro Konserleri
Antik anfi tiyatro andezit taşları kullanılarak aslına uygun şekilde restore edilmelidir. Böylece kapasitesi de artacaktır. Burada daha fazla konser organize edilmelidir. Bu anfi tiyatroda düzenlenecek klasik müzik festivali çok ilgi çekici olabilir.

Tekne Turizmi ve Turları
Assos limanında turist taşıyan ve gezdirebilen tekneler olmalıdır. Başka beldelerden turistler Assos’a tekne ile gelebilmelidirler. Assos’ta konaklayanlara günübirlik tekne turları teklif edilebilmelidir.

Midilli İle İşbirliği
Assos ve Midilli arasında sadece nüfus cüzdanı ile günü birlik ziyaretler olabilmelidir. Bu ziyaretlerde suiistimallerin yaşanmaması için RFID teknolojisine sahip, çıkarılamayan bilezikler kullanılabilir.

Yunanlılar İle Buluşma
Yılın bir günü Midilli’li tekneler Assos limanına yanaşıp iskeleye hediye, anı vs bıraksınlar. Ertesi gün de Assos’lu tekneler Midilli limanına yanaşıp hediye, anı vs bıraksınlar.  


Kadırga Koyu yeniden planlanmalıdır
Kadırga Koyu plajı modern bir plaj haline getirilmelidir. Kumu yenilenmelidir. Yürüme yolu ve araç yolu yeniden düzenlenmelidir. Mimari birlik için otellerin hepsinin dış cephesi andezit taşıyla kaplanmalıdır. Mimaride konsept zorunluluğu olmalıdır. Gecekondu görümündeki dükkan, restoran, büfe ve işyerleri yıkılmalı yerine turistik göz zevkine hitap edecek, ortak mimari konseptine uygun dükkanlar yapılmalıdır. 

Küçük Deniz Uçağı ile Tarifeli Seferler
İstanbul ve Assos arasında haftanın belirli gün ve saatlerinde sefer yapacak küçük bir deniz uçağı yöredeki otelcileri tarafından alınmalı ve işletilmeli.

Assos’un yılın 12 ayında turist çekmesi için benim önerilerim bunlar. Sizinkileri de bekliyorum.

İnternet Sitem: www.muratsaylan.com